Bilimin Doğası Gelişimi Ve Öğretimi
9786051702704
2019
Basılı Fiyatı:
315,00 TL
- Özet
- Künye
- DRM Koşulları
Tarihin en eski çağlarından bu yana pek çok toplumda geniş kitleler bilimsel
aydınlanmalardan, bilim teoriğinden, bilimsel ve teknik gelişmelerden uzak
tutulmuştur. İster bilim insanı olsun, ister bilimin uzağında tutulmuş farklı toplum
kesimleri olsun; insanoğlu doğasında “öğrenmek ve bilmek” arzusunu hep
barındırmıştır. Bu arzu aslında insanın doğasında olan meraktır. Merak,
öğrenmek ve anlamak içgüdüsü olup araştırmak ve bilmek için sarf edilen
çabadır. İşte bu nokta “Bilmek” ve “Bilim” kelimelerinin anlamlarının farklılaştığı
yerdir. Meraktan doğan öğrenmek, bilmek, bilgi sahibi olmak insanoğluna ne
denli çekici geldiyse, öğrenmenin ve bilmenin kurumsallaşmış hali olan bilim de
çok defa o denli soğuk ve uzak gelmiştir. Hatta bugün bilimin kulağa “soğuk ve
uzak” gelmesinin ötesinde, yer yer “düşman” olarak görüldüğüne de üzülerek
tanıklık ediyoruz. Oysa bilim en sürükleyici romanlar kadar merak uyandırıcı, en
güncel haberler kadar heyecan vericidir. Bireylerin ileride gerçekten özgür ve
mutlu bireyler olmalarını istiyorsak bu heyecanı onlara yaşatmalıyız.
Okullarımızda bilimsel düşünceyi daha iyi anlatabilmenin yollarını mutlaka
bulmalı ve bilimi sevdirmeli; ayrıca bilimin herkese yetecek kadar uçsuz
bucaksız bir hazine olduğunu idrak etmelerini sağlamalıyız.
Bugün insanlığın vardığı uygarlık düzeyinin temelini bilimsel düşünce tarzı ve
bilimsel metodlar oluşturmaktadır. Bu temel, bizim toplumumuz için daha
yüksek, daha geniş anlamlar taşımaktadır. Cumhuriyet’e kadar üç yüzyıl bilim
ve bilimsel gelişmelerin çok uzağında tutulan Türk Toplumu, askeri zaferlerin
hemen akabinde cumhuriyetin ilanı ile birlikte bilimi ve fenni esas alan, yüksek
ivmeli bir ilerleme projesi başlatmıştır. 30 Ağustos Zaferi’nin henüz ikinci yıl
dönümünde, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Dumlupınar’da
yaptığı konuşmasında, “Uygarlığın yeni buluşlarının ve fennin harikalarının,
cihanı değişmeden değişmeye sürükleyip durduğu bir devirde, yüzyılların
eskittiği köhne zihniyetlerle, geçmişe kölecesine bağlılıkla varlığımızı
sürdürmemiz mümkün değildir ” sözüyle, bilimin toplumların ilerlemesi için bir
gereklilik olduğuna vurgu yaparak, bilimi benimsemeyen toplumların çağdaş
uygarlık düzeyine ulaşamayacağına dikkat çekmiştir.
Bugün dünyada pek çok ülke, bilimde ve teknikte çağdaş uygarlık düzeyine
ulaşmak için, fen bilimleri öğretim programlarında değişikliklere giderek, fen
bilimleri öğretimi ile “Fen (Bilim) okuryazarı” bireyler yetiştirmeyi amaç
edinmiştir. Ülkemizde de son olarak 2018 yılında yapılan değişiklikle, 3. Sınıftan
8. Sınıfa kadar okutulmakta olan fen bilimleri dersi öğretim programı yenilenmiş
ve vizyonu “Tüm bireylerin Fen (Bilim) okuryazarı olarak yetişmesi ” olarak
belirlenmiştir. Fen (Bilim) okuryazarı bireyler, bilgiyi araştırır, sorgular ve
zamanla değişebileceğini kendi akıl gücü, yaratıcı düşünme ve yaptığı
araştırmalar sonucunda fark eder. Bilginin zihinsel süreçlerde işlenmesinde,
bireyin içinde bulunduğu kültüre ait değerlerin, toplumsal yapının ve inançların
etkili olduğunun farkındadır. Kısacası, bilim okuryazarı bireyler, bilimsel bilginin
ne olduğu, nasıl üretildiği ve süreç içerisinde nasıl geliştiğini kapsayan “Bilimin
Doğası” kavramını anlayabilen bireylerdir. Bu bireylerin yetişmesinde büyük rol
oynayan öğretmenlerin, üniversiteden mezun olmadan bilimin doğası
anlayışlarının geliştirilmesi ve eksik olan yönlerinin iyileştirilmesi gerekmektedir.
xvi
Bu kitap, üniversitelerde öğrenim görmekte olan lisans ve lisansüstü
öğrencilerin ve öğretmenlerin bilime ve bilimin doğasına olan bakış açılarını
değiştirmeyi amaçlamaktadır. Eski çağlardan günümüze tarihsel bir bakış
içerisinde ve bilim felsefesi ışığında, bilimin ne olduğu, bilimin doğasının ortaya
çıkışının ve değişen yüzünün yansıtıldığı, bilimin doğasının nasıl öğretileceği ve
sorgulamaya dayalı bilim eğitiminin öneminin açıkça ifade edildiği; bilimsel bilgi
üretiminde gözlemin oynadığı rolün açıklandığı, bilimin toplumsal katılım
açısından irdelendiği, bilimin doğasının öğretiminde kullanılan etkinliklerin
tanıtıldığı ve son olarak öğretmenlerin, öğretmen adaylarının ve öğrencilerin
bilimin doğasına yönelik görüşlerinin özetlendiği “Bilimin Doğası, Gelişimi ve
Öğretimi” kitabı alanında uzman akademisyenlerin özverili çalışmaları
sonucunda ortaya konmuştur.
Öğrencilerin ve öğretmenlerin bilime ve bilimin doğasına olan bakış açılarını
değiştirme konusunda Türkiye’de önemli bir boşluğu dolduracağı inancıyla
hazırlanan kitabın bilim ve bilimin doğası hakkında bilgi sahibi olmak isteyen
lisans ve lisansüstü öğretmen adaylarına ve öğretmenlere yararlı olacağı ve
alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Kitabın hazırlanmasında önerileri ve görüşleri ile katkılarını esirgemeyen, destek
olan ve büyük bir özveriyle çalışan bölüm yazarı değerli hocalarım Prof. Dr.
Mehmet Elgin’e, Prof. Dr. Ayşe Oğuz Ünver’e, Prof. Dr. Gül Ünal Çoban’a, Doç.
Dr. Oğuz Özdemir’e, Doç. Dr. Kadir Bilen’e, Prof. Dr. Kemal Yürümezoğlu’na,
Doç. Dr. Mustafa Serdar Köksal’a, Doç. Dr. Zeki Apaydın’a, Dr. Öğretim Üyesi
Pelin Ertekin’e ve Fen Bilimleri Öğretmeni Barış Özden’e sonsuz teşekkürlerimi
sunarım. Kitabımızın hazırlanması sürecindeki yardımları için Araştırma
Görevlisi Emrah Hiğde’ye ayrıca teşekkür ederim.
Kitabın basımını gerçekleştiren Anı Yayıncılık ailesinden başta Özer Daşcan
olmak üzere Dilek Ertuğrul’a, İlhan Ünver’e, Özlem Fırat’a, Kezban Kılıçoğlu’na
ve ismini sayamadığım tüm çalışma ekibine yardımlarından dolayı
teşekkürlerimi sunarım.
- Prof. Dr. Nilgün Yenice
- 9786051702704
- Anı Yayıncılık
- 2019
- Eğitim
Bu kitap aşağıdaki Dijital Hak Yönetimi (DRM) Koşullarıyla belirlenen süre için kullanılabilmektedir:
- Yok
- Yok
- 2
- Yok
- Yok
- Altını Çizme, Not Alma, Seçili Alanları Vurgulama Özellikleri Sunulmaktadır
- Sistem tarafından verilen kullanıcı numarası filigran olarak her sayfada görüntülenecektir
Dijital
Kopya E-KİTAP
Kopya E-KİTAP